Enerji Sektörünün Performansı Ekonomiyi Etkiliyor
Yalçındağ, özel sektöre gerekli yatırım ortamı oluşturulduğu takdirde enerji yatırımlarının hız kazanacağını belirtti
İSTANBUL - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türk özel sektörünün, gerekli yatırım ortamı oluşturulduğu takdirde enerji yatırımlarını hızla devreye sokacağını söyledi.
Yalçındağ, TÜSİAD tarafından düzenlenen 'Türkiye Enerji Stratejisi Dizisi No:1-2-3' başlıklı raporların tanıtımı dolayısıyla düzenlenen "Elektrik Enerjisi Stratejisi Değerlendirmeleri" seminerinde yaptığı konuşmada, TÜSİAD olarak, makro ekonomi alanındaki çalışmalarının yanı sıra Türkiye'nin uluslararası rekabette başarılı olabilmesi için sektör bazında tamamlanması gereken reform başlıkları üzerindeki çalışmalarını sürdürdüklerini hatırlattı. Neredeyse her türlü sanayi ve her çeşit üretim kolunun en önemli girdisi olan enerji sektörünün performansının ülke ekonomisinin performansını birebir etkilediğini vurgulayan Yalçındağ, sektörlerin rekabet gücünü artırabilmek için kaliteli enerjinin uygun fiyattan temin edilebilmesi ve verimli kullanılabilmesi gerektiğini söyledi. Arzuhan Doğan Yalçındağ, şöyle devam etti:
"Maalesef, bu konularda bazı sorunlarla karşı karşıyayız. Ülkemizde elektrik fiyatı, sanayinin rekabetçiliği açısından ucuz olmadığı gibi, eğer gerekli yatırımlar bir an önce yapılmazsa gelecekte elektrik enerjisi temininde bazı sıkıntılar yaşanabileceği de konuşuluyor. Ayrıca, enerjiyi verimli kullanamadığımız da bir gerçek. Bir birim katma değer yaratabilmek için kullanılan enerji miktarı olarak tanımlanan enerji yoğunluğu, AB ortalamasının iki katından yüksek. Bu tablo, enerjide arz güvenliğinin sağlanmasını en önemli ekonomik önceliklerimizden birisi haline getiriyor."
Yalçındağ, enerji arz güvenliğine ilişkin sıkıntıların, Türkiye'de enerji piyasalarının serbestleşme sürecinin öngörülen şekilde işlememesinden kaynaklandığı görüşünü dile getirdi.
"Enerji piyasasında liberalizasyon sürecinin tamamlanması"
2001 yılında kabul edilen 4628 ve 4646 sayılı kanunların, elektrik ve doğal gaz piyasalarının yeniden yapılanmasını öngördüğüne işaret eden Yalçındağ, buna göre elektrik üretiminin, dağıtımının, ticaretinin ve yeni yatırımların özel sektörce yapılmasının ve kamunun elektrik sektöründeki bu faaliyetlerden kademeli olarak çekilmesinin hedeflendiğini hatırlattı.
2004 yılında özelleştirme programına alınan Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş'nin özelleştirilmesinin henüz gerçekleşmediğine işaret eden Yalçındağ, şöyle konuştu:
"Daha önce birçok kez başlatılmış olan elektrik dağıtım bölgelerinin özelleştirmesinin bir an önce tamamlanması ve üretim tesislerinin de hızla özelleştirilmesine başlanması gerekiyor. Liberalizasyon sürecinin başarıya ulaşabilmesi için 2004 yılında kabul edilmiş ancak uygulanamamış olan Strateji Belgesi, bir an önce Türkiye ve dünya enerji pazarında günün koşullarını yansıtacak biçimde yenilenmelidir. Gerekli yenileme ve genişleme yatırımlarının özel sektör tarafından yapılması ilkesine yer veren Strateji Belgesinin yenilenmesi sürecine sektörün tüm paydaşları dahil edilmelidir. Tüm piyasa aktörlerinin önlerini net olarak görerek yatırım kararlarını alabilmeleri için piyasanın hangi yıl, ne oranda serbestleşeceği uygulanabilir bir takvime bağlanmalıdır."
Enerji sektöründe rekabetçi, işleyen bir piyasa yapısının oluşturulmasının AB müzakere sürecinin de bir gereği olduğuna işaret eden Yalçındağ, enerji piyasasında liberalizasyon sürecinin tamamlanması ile Türkiye'nin, AB'nin en önemli konularından biri haline gelmiş olan enerji arz güvenliğinin sağlanması konusunda da anahtar ülke haline gelebileceğini vurguladı.
"Türkiye'nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmesini gerekir"
Birincil enerjide arz güvenliğinin sağlanmasının, Türkiye'nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmesini gerektirdiğine dikkati çeken Yalçındağ, bunun, Türkiye'nin çok boyutlu bir enerji politikasına sahip olması ile sağlanacağını belirtti. Yalçındağ, özellikle son dönemde, Enerji Bakanlığının yurt içinde ve yurt dışında Türkiye'nin kaynak çeşitliliğinin sağlanması yönünde attığı adımları memnuniyetle izlediklerini dile getirerek, Türkiye'nin kaynak ülkesi olmamasının, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması için yerli kaynakların ve nükleer enerjinin kullanımını önemli kıldığını söyledi.
"Yatırım ortamı ile uygun fiyattan erişiminin önü açılır"
Arzuhan Doğan Yalçındağ, şöyle devam etti:
"Ülkemizde ilk defa kurulacak olan nükleer enerji santrallerinin hayata geçirilmesi için belirli koşullar gerekiyor. Nükleer santrallerin ihale, inşaat ve de üretime geçiş süreçleri, öngörüldüğünden daha uzun bir süre alabilir. Nükleer enerji santrallerinin bir an önce işlerlik kazanması için, halen özel sektörün önünde bulunan altyapı ve finansman konusundaki engellerin giderilmesi şarttır. Bu açıdan özel sektörü birebir etkileyecek olan ihale sürecini belirleyen ikincil mevzuata özel sektörün katkı sağlayabilmesi, sürecin sorunsuz atlatılmasına yardımcı olacaktır. Enerji sektöründe somut ve uygulanabilir bir stratejinin oluşturulması ancak, 100 milyar dolar civarındaki yatırımları yapması beklenen özel sektörün gerekli reformlar konusundaki görüşlerinin dikkate alınması ile mümkündür."
Özel sektörün, enerji stratejisinin genel hatlarından uygulama ayrıntılarına kadar izlenecek yolda hemfikir olduğunu belirten Yalçındağ, "Bu çalışmalarımızda çizdiğimiz yatırım ortamı sağlandığı zaman, vatandaşlarımızın uygun fiyattan kesintisiz enerjiye erişiminin de önü açılmış olacaktır. Türk özel sektörü, gerekli yatırım ortamı oluşturulduğu takdirde, enerji yatırımlarını hızla devreye sokacaktır" dedi.
Fed: Krizin atlatılmasında ilerleme var
ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Ben Bernanke, finans piyasalarında aylardır süren çalkantının hafifletilmesinde ilerleme kaydedildiğini belirtirken, piyasaların tam olarak normale dönmesi için hâlâ biraz zaman olduğunu kaydetti.
CHICAGO - Bernanke, yaşanan son kredi sıkıntılarının bankaların “bolca” sermaye bulundurmaları gerektiğini gösterdiğini söylerken, bankaları da aktif olarak sermaye artırmaya çağırdı.
Bernanke Chicago Fed’in konferansında yaptığı konuşmada, “Finans kurumlarını sermaye artırma çabalarında inisiyatifli olmaya devam etmeye çağırıyorum” dedi.
Bernanke aynı zamanda, “Böyle yapmak, sadece ekonominin geneline destek olmakla kalmaz; aynı zamanda, şirketleri finans piyasalarındaki ve ekonomideki koşulların gelişmesiyle yeni kâr fırsatlarının avantajını almak üzere konumlandırır” diye konuştu.
ATLANTA FED: DURGUNLUK OLMAZ AMA EKONOMİ ZAYIF
Öte yandan Atlanta Fed Başkanı Dennis Lockhart da, ABD’nin teknik olarak durgunluğa girmeyebileceğini, ancak ekonominin zayıf olduğunu belirtti. CNBC’nin yayınına katılan Lockhart, ekonominin yılın ilk yarısında zayıf kalmasını ancak ikinci yarıda ve 2009’da güçlenmesini beklediğini kaydetti.
Enflasyonun ekonomideki zayıflık nedeniyle düşmesini beklediğini ifade eden Lockhart, enflasyonun hâlâ yüksek olmasının endişe verici olduğunu söyledi. Lockhart, para politikasının, önümüzdeki süreçte karşılaşılabilecek tüm gelişmelerle baş edebilecek kadar esnek olması gerektiğini vurguladı.
Güncelleme: 10:56 TSİ 19 Mayıs 2008 Pazartesi
Toyota’nın hibriti 1 milyonu devirdi
Toyota’nın hibrit aracı Prius’un tüm dünyadaki satışları 1 milyon adedi geçti.
TOKYO - Toyota tarafından yapılan açıklamada, dünyanın ilk seri üretilen hibrit aracı Prius’un, tüm dünyada satışlarının Nisan ayı sonu itibariyle 1 milyon 28 bin adet olduğu belirtildi.
Prius modelinin Kuzey Amerika’da 592 bin adet ve Japonya’da 315 bin adet sattığı kaydedilen açıklamada, Toyota’nın, diğer hibrit modelleri dahil tüm dünyadaki hibrit araç satışlarının ise 1 milyon 460 bin adedi bulduğu ifade edildi.
Prius ile birlikte dünyaya 4.5 milyon ton daha az karbondioksit gazı salınımı yapıldığı vurgulanan açıklamada, Toyota’nın 2010 yılından sonra birkaç yıl içinde yıllık bir milyon adet hibrit aracı satmayı hedeflediğine dikkat çekildi.
Japonya’da 1997 yılında satılmaya başlayan Prius, şimdi 40 ülke ve bölgede satılıyor.
Güncelleme: 14:38 TSİ 15 Mayıs 2008 Perşembe
Dünya pirinç üretimi rekor kıracak

BM Gıda ve Tarım Örgütü, dünya pirinç üretiminin bu yıl rekor kırmasını beklediğini, ancak artan talep ve ihracata konulan yasakların en azından kısa dönemde fiyatları yüksek tutacağını bildirdi.
MİLANO - BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) pirinç uzmanı Concepcion Calpe, yaptığı açıklamada, “İlk tahminlerimize göre, 2008’de dünya pirinç üretimi yüzde 2.3 artarak, yeni rekor seviyesi olan 666 milyon tona ulaşacak” dedi.
Asya’da pirinç üretiminin ilk kez bu yıl 600 milyon tonu geçerek, 605 milyon ton olacağını ifade eden Calpe, Afrika’da pirinç üretiminin yüzde 3.6 artarak 23.2 milyon tona, Latin Amerika ve Karayip Adaları’nda da yüzde 7.4 artarak 26.2 milyon tona çıkacağını belirtti. Calpe, diğer ürünlerle olan rekabet nedeniyle pirinç üretiminin Avustralya, ABD ve Avrupa’da artmayacağını kaydetti.
FİYATLAR YÜKSEK KALACAK
Gelecek aylarda ihracata konulan kısıtlamalar hafifletilmediği sürece fiyatların en az 2008 yılının üçüncü çeyreğine kadar yüksek kalmaya devam edeceğini bildiren Calpe, “Şu anda önde gelen ihracatçılardan sadece Tayland, Pakistan ve ABD, pirinci herhangi bir kısıtlama olmadan ihraç ediyor” dedi.
Dünya pirinç ticaretinin, genellikle ihracata konular yasaklar yüzünden bu yıl yüzde 7 düşerek 28,8 milyon ton azalacağını bildiren Calpe, gelecek aylarda havaların uygun olması ve ihracat konulan yasakların kaldırılması halinde bile, fiyatların artan akaryakıt, gübre ve tarım ilacı fiyatları nedeniyle üretim maliyetlerinin arttığı 2007 yılı seviyelerine dönmesinin mümkün olmadığını ifade etti.
Dünya pirinç stoklarının, 2008 satış mevsimi kapanışında 105.2 milyon ton olmasının beklendiğini belirten Calpe, 379 milyon tonu gıda tüketimi olmak üzere bu yıl dünya pirinç tüketiminin yüzde 2 artarak 437 milyon ton olmasının beklendiğini de kaydetti.
FAO Pirinç Fiyatı Endeksi’ne göre, pirinç fiyatları Aralık 2007 ve Nisan 2008 arasında yaklaşık yüzde 76 arttı.
AA
Güncelleme: 15:38 TSİ 12 Mayıs 2008 Pazartesi
Süpermarketlerin sayısı 10 yılda 4 kat arttı
Araştırma şirketi Nielsen’ın yaptığı “perakendeci sayıları tespit” çalışması ile güncelleştirdiği perakendeci sayılarına göre, 1998’de 2 bin 135 olan hiper, süper ve zincir market sayısı 2008 itibariyle 8 bin 252’ye ulaştı.
İSTANBUL - Nielsen’in araştırmasına göre, Türkiye, 1990’lı yıllardan itibaren geleneksel perakendecilikten organize perakendeciliğe geçişin başlamasıyla birlikte (toptancılıktan-distribütörlüğe) hızlı bir süpermarketleşme sürecine girdi.
Süpermarketlerin sayısı 10 yılda yaklaşık 4 kat arttı. Süpermarketlerin sigara hariç tüm hızlı tüketim ticaretinden aldığı pay da 10 yılda yüzde 54’e yükselirken, geleneksel perakendecilerin sayıları ve ticaretten aldıkları pay geriledi.
Araştırmaya göre, 1998’de 2 bin 135 olan hiper, süper ve zincir market sayısı 2008 itibariyle 8 bin 252’ye ulaştı.
Özellikle, Metro, Carrefour, Dia, Tesco gibi global zincirlerin Türkiye’ye yönelik yatırımları ile Migros, BİM, Tansaş gibi yerli zincirlerin sayılarının artırması bu rakamların yükselmesinde önemli rol oynadı. Aynı dönemde lokal zincirlerin sayılarında da kayda değer artışlar gözlendi.
Nielsen verilerine göre, bakkal ve orta marketlerde 1998 yılında yaklaşık 167 binlerde olan sayının 2008 yılında 128 binlere düştüğü görülürken, sayılardaki düşüş bakkal kanalından kaynaklandı.
Son 10 yılda bakkal sayıları 155 binden 113 bine geriledi. Rakamlara göre, 10 yılda bakkal ve orta marketlerin sayıları yüzde 23 azaldı.
UZMAN PERAKENDECİLER BİR SEKTÖRE YOĞUNLAŞARAK REKABET AVANTAJI SAĞLIYOR
Araştırmaya göre, özel marketler diğer bir tanımlamayla uzman perakendeciler ise belirli bir sektöre yoğunlaşarak ve yaptığı ticarete odaklanarak rekabette avantaj sağlıyor. Bu perakendeci türlerinin bir bölümü, aynı zamanda planlı olmayan, alındığı zaman kullanılmaya başlanan kategori satışları ile ayakta kalıyor.
Benzin istasyonu marketleri, büfeler, kuru yemişçiler, eczaneler ve parfümerilerin içinde bulunduğu özel marketlerin sayıları 10 senede yaklaşık 55 binlerden 67 bine çıktı.
Perakende ticaretinde mağaza sayılarının yanı sıra perakendeci tiplerinin ticaretten aldıkları paylarda da değişimler gözlemlendi.
SÜPERMARKETLERİN HIZLI TÜKETİM TİCARETİNDEN ALDIĞI PAY, YÜZDE 54’E YÜKSELDİ
Süpermarketlerin sigara hariç tüm hızlı tüketim ticaretinden aldığı pay 2007 yılında 1998’e göre 26 puan artarak yüzde 54’e yükselirken, orta market ve bakkalların payı ise 26 puan düşüşle yüzde 36’ya geriledi.
Orta market ve bakkalların gıda ticareti içindeki payları yaklaşık yüzde 42 iken, bu oran temizlik ürünlerinde yüzde 18, kişisel bakım ürünlerinde ise yüzde 15’e düşüyor.
Araştırmada, “Burada sigarayı özellikle ayırıyoruz, çünkü geleneksel formattaki perakendeciyi, yani bakkal, büfe gibi, ayakta tutan en önemli tüketim maddesi sigara” görüşüne yer verildi.
AA
Güncelleme: 15:34 TSİ 12 Mayıs 2008 Pazartesi
AB doğalgaz hattında uzlaşma
Avrupa Birliği (AB), Türkiye, Irak ve Maşrık Arap ülkeleri (Mısır, Ürdün, Lübnan ve Suriye) Arap doğalgaz boru hattının hızla Türkiye, Irak ve (Nabucco ve diğer boru hatlarıyla) AB’ye bağlanması konusunda uzlaştı.
BRÜKSEL - AB Komisyonu’ndan yapılan açıklamada, Brüksel’de bir araya gelen Enerji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Yusuf Yazar başkanlığındaki Türk heyeti, AB Komisyonu’nun enerjiden sorumlu Üyesi Andris Piebalgs ve dış ilişkiler üyesi Benita Ferrero-Waldner, AB dönem başkanı Slovenya’nın Ekonomi Bakanı Tomaz Jersic ve Arap ülkelerinin enerji bakanları ve boru hattı şirketlerinin yöneticilerinin AB, “Türkiye ve Arap Maşrık ülkeleri (Mısır, Ürdün, Lübnan ve Suriye) arasında doğalgaz işbirliğine ve altyapı (boru hattı) bağlantılarına önem verdikleri” kaydedildi.
Avrupa-Arap Maşrık doğalgaz işbirliğine Irak ve Türkiye’nin de katılımı konusunda anlaşma sağlandığı kaydedilen açıklamada, Ürdün üzerinden Mısır ve Suriye’yi bağlayan yıllık 10 milyar metreküp kapasiteli Arap Doğalgaz Boru Hattı’na Irak doğalgazının da dahil edilerek, Türkiye ve (Nabucco üzerinden) AB’ye ulaştırılmasının hızlandırılması kararı alındığı belirtildi.
Açıklamada, Türkiye’ye uzatılacak Arap hattının, Nabucco’ya ve diğer boru hatlarına bağlanması konusunda AB ve bölge ülkelerinin işbirliğine hazır olduğu ifade edildi.
AA
Güncelleme: 13:49 TSİ 06 Mayıs 2008 Salı